Fetö’nün Bursa Polis yapılanmasına ilişkin düzenlenen operasyonda, otuz kadar polis memuru göz altına alınmıştı. Tamamına yakını tutuklanmış, Türkiye’nin muhtelif şehirlerindeki cezaevlerine yollanmışlardı.
Aslen Erzurumlu olan aile bir şekilde bana ulaşıp, bu operasyonda tutuklanan ve İzmir Buca Cezaevi’nde bulunan oğulları Sedat’ın avukatlığını üstlenmemi istediler.
Yaşlı çift oğullarını görmekten bile mahrum edilmişlerdi. Erzurum nere, İzmir nere? Adalet Bakanlığı, Fetö yargılamalarında bu usule çokça başvuruyordu. Doğrusu yalnız tutuklulara değil, ailelerine de cezaydı bu durum.
Sedat’la cezaevinde görüştüm. İki yıllık evliymiş, bir yaşında bebesi varmış. Evlilikti, eşyaydı derken epeyce bir takside girmiş. Tutuklanmasının ardından KHK ile görevden atıldığı için maaşı kesilmiş. “Eşim hacizlerle boğuşuyor.” diyor titrek bir sesle.
“Cemaat dershanesi, yurdu, bankası, ByLock… İrtibatın ne?” diye sorduğumda “Hiçbiri.” dedi. “Ben bunlara selam bile vermem. Hiç Fetö dostu arkadaşım yoktur. Bu yüzden meslekte itilip kakıldığım da olmuştur.”
Savcılık emriyle konuşmalarımızı dinleyen gardiyanın yanında daha fazla ayrıntıya girmeden, örgütle bağlantı iddiasını şiddetle reddetti.
Malum, soruşturma gizli. Ne suçlamaları öğrenebiliyoruz, ne dosyayı inceleyebiliyoruz.
Biraz karikatürize ederek söylersek, o dönemde Sorgu Hakimliği’ndeki duruşmalar genelde şu şekilde geçiyor; “Fetö örgütüne üyeymişsin.”
“Değilim efendim. Neden böyle bir suçlama yapılıyor hakkımda? Buna ilişkin delil var mı?”
“Soruşturma gizli, söyleyemem.”
Kısa bir aranın ardından; “Şüphelinin üzerine atılı suçun katalog suçlardan olması, cezanın üst sınırı, dosya münderecatı ve mevcut delil durumuna göre başka tedbirlerin yetersiz kalacağı anlaşılmakla tutuklanmasına…”
Sonraları bu duruşma usulüne, olması gerektiği gibi biraz çekidüzen verildi.
Dava açılıp dosyadaki gizlilik kalkınca, Sedat’ın ByLock kullanıcısı olduğu, bu nedenle Fetö üyesi olduğu iddiasını öğrenebildik. Bir kez daha cezaevinde ziyaret ettiğim Sedat; “Ben öyle bir program kullanmadım, Zaten benim bunlarla (Fetöcülerle) konuşacağım ne olabilir ki, bir de gizli program yükleyeyim?” diye kestirip attı yine.
Birkaç celse daha tutuklu kaldıktan sonra gelen bilirkişi raporunda Sedat’ın Mor Beyin* kurbanı olduğu anlaşıldı. Yapılan tespitlere göre, Sedat gibi 11.480 kişi Mor Beyin kurbanı olarak soruşturulmuş ve birçoğu tutuklanmıştı. Önceki bilirkişi tespitlerinde iş aceleye getirilmiş, Mor Beyin göz ardı edilmişti.
Sedat, bu rapor üzerine tahliye edildi. Yargılama sonunda da başkaca bir suçlama ve delil bulunmadığından beraat etti.
Bu arada ailesinin, eşinin ziyaretinden mahrum olarak yedi ay tutuklu kalmış ve bebeğini göremeden çile çekmişti. Bu süreçte eşi, eve gidip gelen hacizlere daha fazla tahammül edemediğinden bebeği de alıp babasının evine dönmüştü.
Ailesi dağılan ve hayatı tam bir enkaza dönüşen Sedat, yeniden Polis Memuru olarak göreve atandı. Haksız yere tutuklu kaldığı süreye ilişkin açtığımız manevi tazminat davasında mahkeme beş bin TL manevi tazminata hükmetti.
Bu kararı veren mahkemeye Nasrettin Hoca göndermesi şart oldu; “Ya sayı saymayı bilmiyorsunuz ya da hiç dayak yememişsiniz.!”
- Mor Beyin: Fetö şeytani zekâsının ByLock IP’lerini saklamak için geliştirdiği, girdiği telefonun IP numaralarını ByLock sunucularına yönlendirip, telefonun sahibini ByLock kullanıcısı olarak gösteren solucan türü bir virüs.
İlk Yorumu Siz Yapın