Bursa’da daha önce başka bir işini yaptığım müvekkilem, erkek kardeşiyle birlikte büroma geldi. Kardeşi Serdar, özel güvenlik görevlisi olarak çalışan eşinin kendisini aldattığını, bunu telefon mesajları ve tanıklarla teyit ettiğini, ailesini arayıp gelin alın kızınızı dediğini, eve gelen karısına o öfkeyle birkaç tokat attığını, karısının kaçtığını, arkasından takip etmediğini, zaten biraz sonra eşinin ailesinin gelip kızlarını götürdüğünü anlattı.
Eşinin bir eziklik ve pişmanlık duyacağına hemen savcılığa koşup darp ve yaralamadan şikâyetçi olduğunu, üzerine bir de; ‘Çantamdaki paraları zorla aldı’ diyerek gasp iftirası ilave ettiğini, Ağır Ceza’da dosya açıldığını, ilk celsenin yaklaştığını da ifade ettikten sonra özenle sıraladığı evrakları incelemem için uzattı. İçimden ‘Böyle düzenli müvekkile can kurban.’ deyip dikkatlice inceledim.
Eşinin kolluk ifadesinde ‘Kocamı aldattığım için beni ağır şekilde dövdü.’ şeklinde açık bir ikrarda bulunduğunu gördüm. Şiddetin ağır tahrik altında olması nedeniyle bu suçlamadan alınabilecek cezanın çok da önemli olmadığını, ancak yağma iddiasının bundan çok daha ağır olduğunu, bu suçlamaya ilişkin
savunmamıza daha fazla önem vermemiz gerektiğini anlattım. Davayı takip etmemi ve boşanma davası da açmamı istediler.
Boşanma davasını açtıktan sonra karşı tarafın avukatı ile görüşüp, müvekkilim bakımından sürecin daha da ağır psikolojik sorunlara yol açabileceğinden korktuğumuzu, her iki taraf için de artık bir araya gelmekten söz edilemeyeceğine göre, anlaşmalı boşanma olarak davayı bitirmeyi teklif ettim.
Ertesi gün arayan avukat, müvekkilesinin şimdi hatırlamadığım ama o zaman için orta sınıf bir araba fiyatına denk gelen bir tazminat karşılığı boşanmayı kabul edeceğini bildirdiğinde, zaten gururu kırılmış olan Serdar, bu pişkinliğe delirdi. Sakinleştirip hukuk yoluyla hakkını arayacağımızı söyleyip gönderdim.
Ağır Ceza’daki duruşma günü geldiğinde eşi aynı rahatlıkla kolluk ifadelerini tekrarladı. Müvekkilimi aldattığına ilişkin ifadesi Ağır Ceza kayıtlarına da geçti. Tahmin ettiğimiz gibi bu yargılamada müvekkilim darptan küçük bir HAGB (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması.) kararı aldı. Kanıtlanamayan yağmadan beraat etti.
Boşanma davasında, davalı annenin yaşamının düzgün olmadığından bahisle, zaten bu süreçte baba tarafından bakılmakta olan müşterek çocuğun velayetini de istedik.
Her nasılsa mahkeme müvekkilimi, onu aldatan eşinden daha fazla kusurlu buldu. Müşterek çocuğu anneye verdiği gibi, iyi bir nafaka da bağladı.
Serdar bu kararla iyice yıkıldı. Eşinden bir an önce kurtulmak istediğini, ancak mahkemenin kendisini nasıl ağır kusurlu bulduğunu anlayamadığını, boşanma sürecinde bile sadakatsizliğe devam eden eşinin bunu iyice aleniyete döktüğünü, bu kadar aşağılanmayı kaldıramayacağını, eşine fenalık yapabileceğinden endişe ettiğini anlattı. Hak vermedim de değil. Ancak ne olursa olsun
hukuk çerçevesinde hakkını aramaya devam edeceğimizi, bunlar dışındaki eylemleri tasvip edemeyeceğimizi söyleyip yine sakinleştirdim.
Dosyayı, verilen kararın bozulması için BAM’a (Bölge Adliye Mahkemeleri) istinafa gönderdik.
Devamını gazete haberlerinden okuyalım…
“Bursa’da, güvenlik görevlisi Ö. M. (39), çalıştığı fabrikada eski sevgilisi Osman Kariman (46) tarafından tabancayla vurularak öldürüldü. Kariman daha sonra kendini vurdu.
Olay, saat 16.00 sıralarında Gemlik ilçesi Serbest Bölge’de meydana geldi. DHA’nın haberine göre, Osman Kariman, eski sevgilisi Ö.M.’nin güvenlik görevlisi olarak çalıştığı fabrikaya gitti. Ö.’yü fabrikanın bahçesinde gören Kariman, bir anda tabancasını çıkararak eski sevgilisine ateş etti. Mermilerin isabet ettiği Ö.M. kanlar içinde yere yığıldı. Şahıs, olay yerinden kaçıp yaklaşık 100 metre ileride kendini göğsünden vurdu.
Kanlar içinde kalan iki ağır yaralı, sağlık görevlilerince olay yerinde yapılan ilk müdahalesinin ardından Gemlik Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.
Tedaviye alınan Ö. M. ve Osman Kariman doktorların tüm çabasına rağmen kurtarılamadı.”
İlk Yorumu Siz Yapın