numaramı bir arkadaşından aldığını söyleyip randevu istedi. Zaten adli tatildi. Başka soru sormadan randevu verdim.
Randevuya tam vaktinde geldi. Yirmili yaşlarının başında, fönlü saçları, rahmetli anamın dediği gibi, maymun k.çına dönmüş silikonlu dudakları, kaldırılmaktan artık karşıyı gösteren burun delikleri, o ince vücuda cikletle yapıştırılmış gibi abartılı göğüsleri, pahalı olduğu belli kıyafetleri ve yoğun bir parfüm kokusuyla içeri girdi. Ölü balık gibi bakan menekşe gözlerinde lens olduğu anlaşılıyordu. Tam korktuğum kadın tipi.
Mecbur buyur ettim, çay söyledim. Sekreterime biraz havalansın bahanesiyle ofisin hem iç hem dış kapılarını açmasını söyledim. Tedbir iyidir.
Hoş geldiniz, nasılsınız faslından sonra konuya girdi. Miraslı bir yerleri varmış falan filan. Hiçbirini dinlemiyordum. Çünkü birkaç cümle sonra bana adımla ve ‘sen’ diye hitap etmeye başlamasından iyice tedirgin oldum. Bizim milletin ayran budalası erkek kısmını kolayca etkileyip istediğini yaptırabileceğini düşünen, yalnız kendini seven ve üç ayda bir estetik ameliyat olan kadınlardandı, kesin.
Bir an önce başımdan savmak için hukuk davalarına bakmadığımı, ceza çalıştığımı söyledim. “Ay ben de iyiyimdir cezada!” dedi gülerek. Henüz bir hafta önceki son başarısını anlatmaya koyuldu.
Salak ama para içinde yüzüyor diye tarif ettiği genç bir otomotivci oğlanı kafeslemiş. Oğlan yeni evliymiş ama “Benimle tanışınca aklı başından gitti.” diyor. Zaman zaman otelde geceliyorlarmış. Maddi taleplerine hiç hayır dememiş geçen haftaya kadar. “Ne zaman ne kadar para istesem hemen hesabıma gönderirdi.” diyor. Son otel buluşmalarının sabahında yeni bir çanta daha alacağını söyleyip on bin TL istemiş. Aralarında tartışma çıkmış. Çocuğun yüzünü gözünü yolmuş. Çocuk buna el kaldırmamış ama uzak tutmak için kollarından sıkıca kavramış. Dediğine göre kollarında kızarıklık ve morluklar oluşmuş.
O sinirle karakola gidip tecavüze uğradığına dair şikâyette bulunmuş. Adli muayenede cinsel ilişki bulguları ve kollarda darp izleri tespit edilmiş. “Bunu da göz altına aldılar. Yüzü gözü çizik içinde. Tecavüze direndiğim pek belli.” deyip bir kahkaha attı.
Tamam oğlan da melek değil, evli bir şerefsiz ama yine de içim acıdı. Ne de olsa işlemediği bir suçun ceremesini çekiyordu. Ucunda on yıl hapis olan bir cereme.
“Tutuklu mu şu an?” dedim. “Yoo, on bin TL vermeyen salaktan elli bin TL aldım ve şikâyetimden vaz geçtim.”
Ne diyeyim, Allah kötülerin şerrinden korusun!
Bir keşfim olduğunu söyleyip başımdan savdım. Telefonunu da yasaklılar listesine aldım. Çok şükür bir daha karşıma çıkmadı.
İlk Yorumu Siz Yapın