İçeriğe geç

AİLEM OLUR MUSUNUZ? (Koruyucu Aile)

Bu soruyu soran on üç bin çocuk var yurtlarda. Bunlardan ancak bin tane- si “evet” cevabı aldı. Bursa’daki şanslı çocuk sayısı ise sadece yirmi.

Evlat edinme müessesesinin ağır sonuçlarını hafifleten, çocuk ve koruyu- cu aile arasında daha kolay kurulabilir ve bozulabilir bir ilişki kuran “Koru- yucu Aile” projesi ne yazık ki işlememektedir. Buna karşın her yıl tüp bebek uygulamalarına daha fazla para harcanmakta, bu uygulamaları özendiren tıb- bi kurumlar daha da zenginleşmektedir. Tabii on üç bin çocuğun umudunun fakirleşmesi pahasına…

Devletin iyi niyet ve üstün bir gayretle bu çocuklarımızı birer aileye ka- vuşturma çabaları, koruyucu ailenin talebi hâlinde aileye ücret de ödenmesine rağmen yeterli karşılığı bulmuyor.

Korunmaya muhtaç çocukların bir bedel karşılığı veya tamamen gönül- lü olarak, kısa ya da uzun süreli, bir aile ortamında gelişmelerini sağlamayı amaçlayan koruyucu aile, hukukumuza uzak olmayan bir zamanda girmiştir.

Aslında koruyucu aile olmak hiç de zor değil. Koruyucu aile hizmetleri, aynı isimli yönetmeliğe uygun olarak, Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından verilmektedir. 18 yaşını bitirmiş, Türkiye’de ikamet eden, evli veya bekâr

T.C. vatandaşları, bulundukları ilin Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne bir di- lekçeyle müracaat ederek koruyucu aile olabilirler.

Yapılacak sosyal inceleme sonucu uygun görülen kişi ya da ailelere “ko- ruyucu aile” statüsü kazandırılıyor.

Koruyucu aile periyodik aralıklarla sosyal hizmet çalışanları tarafından ziyaret ediliyor ve koruyucu ailelere, çocuk ve ailenin olası sorunlarının çö- zümünde yardımcı olunuyor.

Koruyucu ailenin talebi hâlinde bu aileye, hiç de azımsanamayacak belli bir ücret ödenmekte, çocuğun sağlık giderleri de tamamen devlet tarafından karşılanmaktadır.

İşte evlat edinme ve koruyucu aile müesseselerinin temel farkı da bura- dadır. Evlat edinmede kurulan bağ, evlat edinenin çocuklarına olan hak ve ödevleri ile tamamen aynı iken, koruyucu aileden beklenen yalnız sevgidir.

Ana-babasız çocuk, çocuksuz ana-baba olmaması dileğiyle…

Tanrı Nerede?

Bu kadar çok aileden söz etmişken, yıllar önce okuduğum küçük bir öy- küden bahsetmesem olmaz.

Hikâyenin Rabinrath Tagore’a ait olduğunu sanıyorum.

Yoksulun da yoksulu bir oduncu, eşi ve çocuklarıyla ormanda, derme çat- ma bir kulübede yaşıyormuş. Oduncunun Tanrı’yı bulmak, Tanrı’ya ulaşmak isteği gün geçtikçe bir saplantı halini almış.

Bir sabah gün henüz doğarken, eşi ve çocukları uykudayken kulübesin- den ayrılmış. Tanrı’ya kavuşacağı heyecanıyla ve hızlı adımlarla kulübesin- den epeyce uzaklaşmış.

Bir süre sonra “Nereye gittiğini” soran bir ses gelmiş kulağına. Etrafta kimseyi göremeyince tedirgin olan oduncu; “Tanrı’yı bulmaya, Tanrı’ya ka- vuşmaya!” diye cevap vermiş.

Hemen ardından sesi bir kez daha duymuş oduncu; “Öyleyse neden O’ndan uzaklaşıyorsun?”

Kategori:Genel

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir